22 Aralık 2007 Cumartesi

EL SANATLARI

Ansiklopedinin birinde sanat aşağıdaki şekilde tanımlanır.

"Sanat, bazı düşüncelerin , amaçların, durumların ya da olayların, beceri ve düş gücü kullanılarak ifade edilmesine ya da başkalarına iletilmesine yönelik yaratıcı insan yetkinliği. Sanat ve sanat ürünleri çağdan çağa ve toplumdan topluma çok farklı biçimlerde değerlendirilmiştir, ama buna karşın bütün insanlık tarihi boyunca var olmuştur.

Sanat ürünlerinin doğal nesnelerden farkı, sanatın niteliğini de ortaya koyar. Doğal süreçler (örneğin, kristaller, sarkıt ve dikitler, arı peteği ya da örümcek ağı gibi oluşumlar) sonucunda ortaya çıkan nesneler bir anlamda güzel sayılsa da, sanat yapıtı kabul edilmez; çünkü sanatın asıl özelliği, belirli bir nesne üretmeyi amaçlayan bir etkinlik olmasıdır."

El sanatları Karaşar'ın kültürel kişiliğini yansıtır. Sosyo-kültürel açıdan önemli yer tutar.

EL SANATLARI

Bakırcılık

Bakır eşya Karaşar'da önemli bir yere sahiptir. Bakırcılık ortadan kalma el sanatıdır. Aynı zamanla bu sanat türü bir geçim kaynağıdır. Tarih, folklor, kültür ve sanat açısından balkırcılık incelense çok geniş boyutlar kazandığı görülür. Çünkü bakır çok eski tarihlerde bile mutfak eşyası yapımında en çok kullanılan bir madendir. Bakırın kap-kacak ve mutfak eşyası olarak kullanılması, metalde fizyolojik özelliklerin bulunmasından ileri gelir.

Kunduracılık ve Mes Sanatı

Atadan kalma el sanatıdır. Kundura; tamamen kösele deriden yapılan, kışa dayanıklı, atlarına "da kadak" çakılan bir ayakkabı türüdür.
Mes; genç kızların çeyizlerine konulan, gelin olduktan sonra evin içinde giydikleri, gıcırtılı ses çıkartan, çivilisi olan, deri ve köseleden yapılan ev içi ayakkabısıdır.

Tahta Kaçıkçılık

Ahlat ağacından yapılan bir el sanatıdır. Atadan kalma önemli bir geçim kaynağıdır.

Semercilik

Karaşar dağlık bir bölge olduğundan taşımacılık tamamen hayvanlarla yapıldığından, at ve eşeklere yük taşımaları için semer kullanılmaktaydı. Bu durumda semerciliğin halk el sanatı ve geçim kaynağı olarak revaç görmüştür. Bu nedenle bir sülalenin lakabı "Semerci Evi" olarak anılmaktadır.

Marangozluk

Karaşar ormanlarda çevrili bir bölgededir. Marangozluk sanatı; ev yapımında ve kapı, pencere yapımı, ot sürmede de kullanılan sapan yapımı vb. Araç gereç yapımında önemli bir yere sahiptir.

Dövencilik

Bölgede çam boldur. Çam ağacı ürünleri sanayinin her alanında kullanılmaktadır. Yani inşaat ve mobilyacılık sektöründe kullanıldığı gibi, tarım alanında da çam ağacından yararlanılır. Tarım alanında kullanılan "Döven", çam ağacının tahtasından yapılır. Harman makineleri çıkmadan evvel, buğday, arpa, nohut, mercimek tanelerinin ve samanının ayrışmasını sağlamak için kullanılan araca döven öteden beri Karaşar bölgesinden sağlanmaktadır. Karaşarlı ustalar yaptıkları dövenleri, hayvanlarla ova köylerine, ekimi bol olan yerlere götürerek satarlardı. Döven satımından sağlanan parayla da yıllık gereksinmelerini karşılamaya çalışırlardı. Keza çam ağacından "Esan" (at arabalarının dingili) da yapılıyordu. Bunu da Karaşarlı ustalar dövende olduğu gibi ova köylerine satıyorlardı. Döven ve esan olacak çam ağacı ormanın en iri ağacıdır. Ne var ki, orman yasasına göre çam ağacının izinsiz kesimi yasaktır. Kesim sırasında yakalanan köylüler ya rüşvet vererek kurtulmaya çalışırlar ya da mahkemede yargılanırlardı. Bu suçtan ceza alanlar da olmuş. Kısacası, döven ve esan işiyle uğraşanlar, her türlü riski, sıkıntıyı ve cezayı göze almak durumundaydı.

Çorap Örme Sanatı

Koyun yününden eğrilerek elde edilen ipliklerden, kök boylarıyla değişik renklerle boyanarak, beş şiş veya şişle örülen, süslemeli ve desenine göre adlar alan ve hala günümüzde revaç gören bir el sanatıdır. Genç kızların çeyizlerinde önemli bir yere sahiptir. Çeyizlerde muhakkak en az 20-30 çift değişik sanatlı çoraplar ve patikler yer alır.

Değirmen

Karaşar'dak i Sipahi Çayının suyu, bir gözlü (taşlı) değirmeni döndürecek güçtedir. Bu nedenle dere içinde tek gözlü (taşlı) su değirmenleri yapılmıştır. Bu değirmenler yalnızca un öğütmektedir.
Bulgur evlerde kaynatılır, güneşte kurutulur. Kadınlar, bulgurlarını dibekte döverek kepeğini ayırırlar. Daha sonra el değirmenlerinde öğütürler.

Ayıngacılık

Ayınga, kıyılmış ve içim konumuna getirilmiş tütündür. Bu tütünü gizli satanlara, bir başka deyişle, kıyılmış tütünü üreticisinden gizli alan ve satan kişilere 'Ayıngacı' denir. Vergisi ödenmemiş ya da resmi kurum ve makamlardan gerekli izni alınmamış eşyanın gizlice satılması işlemi kaçakçılıktır. Eskiden bölgede ayıngacılık yapanlar vardı. Ayıngacılık yapılmasının en önemli nedeni ekonomi.
Bilindiği gibi üreticinin tütününü yalnızca devlet satın alır. Ancak, devlet, satın aldığı ürünün bedelini geciktirir ya da parça parça öder. Bu durumdan mağdur olan üreticiler, ürünün bir kısmını devlete satar, kalanını da gizlice kıyarak satmak yoluna gider. Karaşar bölgesinde yaşayan bazı kişilerin ayıngacılık yaptığı söylenir. Ancak ayıngacılığın bölgede yaygın olduğu söylenemez.

GÜZEL SANATLAR

Günümüzde sanat Atatürk'ün önderliğinde hız kazandı. Avrupa'daki düşünce ve sanat hareketleri bilinçli ve duyarlı bir biçimde izlendi. Bu, Cumhuriyetin kültür ve sanatını yaratma yolunu açtı.

Resim

Yurdumuzda batılı anlamda resim anlayışı 19.yüzyılda gelişmeye başladı. 1910'lı yıllarda sanat eğitimi için birçok sanatçı Avrupa'ya gitti. '1914 Kuşağı' olarak anılan sanatçılar, Cumhuriyet dönemi resim sanatının gelişmesinde etkili oldu. 1930'ların başlarında Halkevleri kuruldu. Halkevlerinin Anadolu'da halk sanatı ve kültür araştırmaları birçok sanatçının bu konulara eğilmelerine yol açtı. Ayrıca bazı sanatçıların kurdukları 'D Grubu', Türk sanatının Avrupa'daki yeni akımlar doğrultusunda geliştirilmesi ve ortak bir anlatım dilinin oluşturulması için çalışmalara başladı.

Heykelcilik

Osmanlı Devleti'nin son yıllarında kültürel anlamda Batı ile yakınlaşma başladı. Sanat dallarında olduğu gibi heykelcilik alanında da gelişme görüldü. Cumhuriyet döneminde de heykelcilik sanatının geliştirmesi için çalışmalara devam edildi.

Seramik Sanatı

Cumhuriyetin ilk yıllarında seramik alanında yurt dışına sanatçılar gönderildi. Eğitim gören bu sanatçılar yurda döndükten sonra özgün çalışmalara yöneldiler. Toplumda sanata olan ilgiyi artırdılar.
Yurdumuzda seramik sanatı hızla gelişti ve son yıllarda uluslararası başarı kazandı.

Fotoğraf Sanatı

Yurdumuza 1850'lerde giren fotoğraf sanatı, Cumhuriyet döneminde basında yerini aldı. Fotoğraf sanatçısı ayrıca, ülkenin yaşamını, insanını, doğasını, tarihini görüntülemeye başladı.

Karikatür

Yurdumuzda karikatür 19.yüzyılın ikinci yarısından itibaren gelişmeye başladı. Cumhuriyetin kurulması ile karikatür sanatı da önem kazandı.

Türk Süsleme Sanatları

Süsleme sanatları yüzyıllar boyunca Türk kültür ve sanatında önemli bir yer tutar. Orta Asya'dan Anadolu'ya taşınan bu sanat dalı, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde önemini korudu.
Cumhuriyet döneminde de süsleme sanatına verilen önem arttı. Devlet Güzel Sanatlar Akademisi'nde Türk Süsleme sanatı bölümü açıldı.

Hiç yorum yok: