22 Aralık 2007 Cumartesi

HALK OYUNLARI VE TÜRKÜLERİ

Halk oyunlarının her ritmi, her figürü ayrı bir anlam ve özellik taşır. Anadolu insanının düşünce, duygu ve heyecanını yansıtır.

Halk oyunları Anadolu'da çok çeşitlilik gösterir. Bunun nedeni topraklarımız üzerinde yaşamış eski uygarlıklar, tarihsel gelişim içerisindeki sosyal olaylar, etnolojik etkenler ve yedi iklimi sınırları içinde barındıran coğrafi yerleşim durumudur.

Ankara kenti, coğrafi konumu bakımından Anadolu'nun doğusu ile batısı arasında bir geçiş bölgesidir. Bu özelliği nedeniyle Ankara, çevre illerin halk oyunlarının özelliklerinin etkisinde kalmış olabilir. Ancak oyunların hem oynanış biçimi, hem de figür bakımından belirgin benzerliklerin olmadığı görülür. Ama ilçe ve köylerin daha çok çevre illerin etkisinde kaldığı bir gerçektir. Örneğin; Ayaş, Beypazarı, Nallıhan dolaylarında oyunlar kaval eşliğinde ve kaşıkla, karşılıklı, iki düz sıra biçiminde oynanır. Bala, Çubuk, Haymana, Kızılcahamam ve Şereflikoçhisar ve çevresinde Ağırlama, Yelleme, Helleme, Yeldirme, Hoplatma gibi bölümleri olan ve halay denilen oyunların oynandığı görülür. Bu bakımdan Ankara il merkezi halk oyunları, ilçe ve köylerin oyunlarına benzemez.

Ankara halk oyunları iki bölümde incelenir: Zeybekler, düz oyunlar.

ZEYBEKLER

Anlara halk oyunları içinde zeybek türü önemli yer tutar. Zeybek oyunları daire biçiminde ve eller tutulmadan, en az iki kişi ile oynanır. Yerin durumuna göre çok kişi ile de oynanabilir. Ancak üç ve daha çok kişi ile oynanan oyunlarda saç ayağı olması gözetilir.
Oyun oynanırken ellerde hiçbir araç bulunmaz. Yalnız Seymen Zeybeği'nde ellerde kılıç bulunur.

Ankara Zeybeği

Oyunların en gösterişli olanı Ankara Zeybeğidir. Figürleri yiğitlik ve mertlik anlatır. Ağır bir zeybek türüdür. En az iki kişi ile oynanır.
Üçlü saç ayağı biçiminde oynanan oyun görkemlidir.

Duruş, kasılış ve poz, bu oyunun görkemini ortaya koyar. Oyuna ayaklar açık, sağ ayak kırık ver biraz önde başlanır. Sağ el silahlıkta durur. Baş parmak bıçak kabzasının hemen yanına sokulur. Sol el ise bükülerek arkaya bele götürülür. Oyun melodisi girince eller hafif bir gevşemeyle çözülür. Dirsekler omuz hizasında oyuna girilir. Dizler hafifçe bükülür. Beden önce sağa, sonra sola eğilir. Oyun boyunca yaylanır.

Mendil Zeybeği

Bu zeybek oyunu ağır ve akıcı figürleri ile Ankara Zeybeğine benzer. İki kişi tarafından ve bağlama ile oynanır. Oyunun en güzel görünüşü çöküşte her iki dizin yere vurulması ve sonra doğrulmasındandır.

Seymen Zeybeği

Davul ve zurna ile oynanır.
Kılıç ya da pala kuşanan efeler bunları savururken nara atarlar. Seymen Zeybeği'nde en az üç davul zurna bulunur. En başta bulunan davul, zurnanın önünde yaşlı zeybekler yer alır. Onların önünde yaşlı zeybekler yer alır. Onların arkasında zeybekler bulunur.

Yağcıoğlu Zeybeği

Bu zeybek Yağcıoğlu Fehmi Efe'nin babası, Yağcıoğlu Ahmat Ağaya adanmıştır. Zeybek, ritm, ayak oyunları ve hareketleri ile mertlik ifade eder.

KÖROĞLU OYUNU

KARAŞAR ZEYBEĞİ VE TÜRKÜSÜNÜN ÖYKÜSÜ

Karaşarlıların bir de zeybek oyunu var. Zeybek adını Karaşar bucağından almış. Eskiden Karaşar'da ayınga kaçakçılığı yapılırmış. Bu işle uğraşan beş kardeş varmış. Halk buları çok severmiş, sayarmış. Bu beş kardeş bir baskın sonucu öldürülünce Karaşar, Köseler yasa boğulmuş. İşte bu beş kardeş için söylenen ağıttan hareketli, kıvrak bir zeybek oyunu ortaya çıkmış.

"Zeybek bir erkek oyunu. Çok kişi tarafından bilinen, oynanabilen bir oyun değil. Ama türlü şekillerde anlatılan öyküsü var:

"Cumhuriyetten önce, Karaşar sınırları içindeki dağlık bölgelerde efe, eşkıya, kaçakçı diye adlandırılan kişiler barınırmış. Bunlardan beş kişilik bir grup bir kadına, kıza sarkıntılık etmeye başlayınca köylülerce öldürülmüş. Adlarına türküler yakılmış, yazılanlar bestelenmiş, bunlar eşliğinde zeybek oyunu oynanmaya başlanmış.

Öldürme olayı tahminen 1885 yılında olmuş.

Bunlar neden eşkıya ya da efe olmuş? Halkla ilişkileri nasılmış? Sonra niçin ve nasıl öldürülmüşler? Bugün yaşamakta olan yaşlılar duyduklarını anlatıyorlar, ama hepsi aynı şekilde anlatmıyor. Bize anlatılanlara göre olayın oluş şöyle:

Zerde köylü Hüseyin ya da bir kardeşi, Hasan ya da Kazım, Sarıobası Köyü'ndeki Müdür Ağa denilen birinin yanına hizmetçi durmuş. Emeğinin karşılığı hakkı olan parayı alamadığından ayrılıp köyüne dönmüş. Parasını alamadığını kardeşlerine anlatmış. Üçü, yanlarına Saray köyünden de iki arkadaşlarını, Ali ile Mehmet, alarak Sarıobası Köyü'ne gitmişler. Akşam namazından sonra cami çıkışında ağayı yakalamışlar. Müdür ağa çok miktarda altın verdiğinden öldürülmemiş. Zaten asker kaçağı olan bu kişiler dönünce dağa çıkmışlar, efe olmuşlar. Birilerine göre Hüseyin karısını öldürdüğünden dağa çıkılmış.

Bunlar eşkıyalıklarını başka bölgelerde yaparlar, Karaşar'lılara ve yakın çevresindekilere genelde iyi davranırlarmış. Geldikçe köyde bir evde kalırlar, o evin kadını da yemek yapmak, çamaşır yıkamak gibi hizmetlerini görürmüş. Yahut aynı kadın aynı işleri efelerin dağda kaldıkları yerde yaparmış.

Bir süre sonra bu efelerden köy kadın ve kızlarına iyi gözle bakmayanlar çıkar. Belki de birisi, Hasan, bir kız kaçırır. Böyle davranışları onur meselesi yapan köylüler efeleri öldürmeye karar verirler. İşi 8-10 kişi üstlenir. Bunlar değnekten atlayarak yemin ederler, öldürme olayını gerçekleştirirler.

Öldürme kararı alınışını şöyle anlatan da var: İstanbul'da Saray muhafızı olan birine, Hasan Çavuş, durum bildirilir, o da izin alır gelir. Gelirken filintasını da birlikte getirir. Bunu öğrenen efeler o değerli silahı almak isterler. Verilmezse hanımının kaçırılacağı haberi iletilir. O askerin örgütlenmesiyle öldürme olayı gerçekleşir.

Efelerden üçünün öldürülmesi yaylada olur, ikisi Eğriova'da biri Sarılan'da. Öteki ikisi o sırada başka yerdedir, kurtulurlar, kaçak yaşarlar. Bir yıl kadar sonra Saray köyüne geldikleri haberi alınır, izlenerek öldürülürler.
Öldürme olayında, onların hizmetlerini gören kadın Kaytanbıyık sülalesinden birinin (İbrahim) yardımı sağlanır. Bir anlatana göre, efelerin başı olan Hüseyin ile kardeşi Kazım Eğriova'da yiyeceklerine afyon karıştırılarak bayıltılırlar ve öldürülür. Aynı gün öteki kardeşi Hasan da Sarıalan'da. Başka birine göre ise bunlar yaylaya, göz koydukları kızın düğününe davet edilirler ve orada öldürülürler.

Ali Esat Bozyiğit 1978'de Karaşar'a gitmiş. Ali Kaytanbıyık'tan dinlediklerini yazmış. Onun yazdığı da şöyle:

"Geçen yüzyılda Karaşar ve çevresi Ayınga (tütün) kaçakçılığı ile uğraşırdı. Bu iş, genellikle ünlü bir beyin, ağanın himayesi altında yapılırdı.

Bu ağalardan birinin yanında beş efe kardeş de hizmetkar olarak çalışırlar, ağanın işlerini yürütürlermiş. Fakat ağa, Aydın taraflarından gelip buralarda yerleşmiş olan bu beş kardeşin hizmetleri karşılığında hak kazandıkları ücretlerini ödemezmiş. Bu duruma fazla dayanamayan beş kardeş, bir gün ağayı camide sıkıştırıp üzerine saldırmışlar, paralarını zorla almışlar ve dağa çıkarak kaçakçılığa, eşkıyalığa başlamışlar. Bu arada yanlarına Kaytanbıyık adlı bir genci de almışlar.

Bu genci, evlendirmişler, çoluk çocuk sahibi yapmışlar. Bu beş kardeş ve Kaytanbıyık zorbalıklarını giderek artırmışlar. Karaşar ve çevresindeki köylerden, zenginlerden zorla para alırlar, kadınları, kızları dağa kaldırırlarmış.
Halk, bizar olmuş bunlardan. Gidip Bolu valisine şikayet etmişler. Sonunda halk, Bolu valisinin adamları ile birlikte bunları pusuya düşürerek öldürmeye karar vermiş. Kaytanbıyık'ı da bu işe ikna etmişler.

Kaytanbıyık bu beş kardeşi kandırıp Sarıalan Yaylası'na indirecek, onlara orada ziyafet verecek, yedirecek, içirecek, derken gece yarısına doğru Bolu valisinin adamlarıyla halk baskın yapıp onları öldürecek.

Kararlaştırdıkları gibi yapmışlar. Kaytanbıyık beş kardeşi kandırıp Sarıalan'a indirmiş, yedirmiş, içirmiş. Gece yarısına doğru herkes uykuya dalınca beş kardeşin silahlarını alarak baskıncıları çağırmış. Üçünü orada, ikisini de kaçarken bir köyün yakınında kıstırıp öldürmüşler. Beşinin de sonradan kellerini kesip Bolu valisine götürmüşler, bahşişlerini almışlar."

KARAŞAR ZEYBEĞİNİN TÜRKÜSÜ

Zeybek misin zeybek donu giyecek efem
Katil misin tatlı canı kıyacak
Cahil misin el sözüne uyacak efem

Koç gibi meydanlarda dönenlerdeniz
Biz ahbap uğruna ölenlerdeniz.

Döküldü mü maşrapamın kalayı efem
Bozuldu mu zeybeklerin alayı
Düşmanları öldürmenin kolayı efem

Yattım uykulardan uyanamadım
Yağlı kamalara dayanamadım.

Alıverin martinimi atayım efem
Atayım da Karaşar'ı katayım
Fırsat virin düşmanları haklayım efem

Koç gibi meydanlarda dönenlerdeniz
Biz millet uğruna ölenlerdeniz.

Zeybeklerde yaylalarda bastılar efem
Cepkenini çam dalına astılar efe
Beş kardaşı bir tahtada kestiler efem

Öldürün Hüseyin'i kıymayın Ali'ye
Kelleleri bahşiş gitti valiye

Üseyinimin de biber gibi benleri efem
Al kan oldu da cepkeninin yenleri
Şan verdi de bu diyarın efeleri efem

Öldürmen Üseyin'i kıymayın Ali'ye
Kelleri bahşiş gitti valiye

Üzengim kırıldı indim bağladım efem
Çektim martinimi kabzasından kavradım
Ben annemi nafile yere ağlattım efem.

Karaşar'da köylülerimiz arasında düğünlerde, eğlencelerde oynanan oyunları iki grupta toplanır. Bir grupta misket, hüdayda, yandım şeker gibi oyunlar yer alır. Ankara çevresinde çok yaygındır. Bu oyunlar Karaşar'da da oynanır. İkinci grupta yalnızca Karaşar'a özgü oyunlar yer alır. Bunlar; düz oyunlar ile tık tıkı, hoplama ve hakması oyunlarıdır.

Düz Oyunlar

Düz oyunlarının figürleri birbirine benzer. Ahengi farklı, ritmi yumuşaktır. Oyun, belli bir ritmde başlar ve biter.
İki kişiyle oynanır. :

Ördek İsen Göle Gel
Ördek isen göle gel
Şahin isen çöle gel
Bende gözün var ise
El ettiğim yere gel

Ördek göllerde olur
Şahin çöllerde olur
Yari çirkin olanın
Gözü ellerde olur

Ördek gölde süzülür
İnci boncuk dizilir
Geçme güzel kapımdan
Hastamız var üzülür

Kayadan indim iniş
Mendilim dolu yemiş
Yare saldım yememiş
Kendisi gelsin demiş

Kaya dibi gürgenlik
Böyle m'olur ergenlik
Pazardan basma aldım
İkimize yorganlık

Kaya dibi suyumuş
Bizim kader buyumuş
Ellere yazı yazmış
Bize gelmiş uyumuş

Tıktıkı Oyunu

Hareketli bir oyun olup, kadınlı-erkekli oynanır. İki kişi ile oynanır.

Evlerinin Önü İğde
Evlerinin önü iğde
İğdenin dalları yerde
Benim sevdiceğim gelin
Alt tavanlı yüksek evde

Uyur musun uyan Ali'm
Şaka m'eden nazlı yarim
Hep dostlarım düşman olmuş
Kendine güvenir misin yarim

Evlerinin önü yonca
Yonca büyür dal boyunca
Anası kızından konca

Uyur musun uyan Ali'm
Şaka m'eden nazlı yarim
Hep dostlarım düşman olmuş
Kendine güvenir misin yarim

Kayada duramazsın Huriye'm
Saban tutturamazın Huriye'm
Elli kocaya varsan Huriye'm
Benden ayrılamazsın Huriye'm

Evlerinin önü susam
Su bulsam mendilim yusam
Uyusam uyansam sarsam

Uyur musun uyan Alim
Şaka m'eden nazlı yarim
Hep dostlarım düşman olmuş
Kendine güvenir misin yarim

Evlerinin önü nane
Ben kül oldum yane yane
Alim deli ben divane

Uyur musun uyan Alim
Şaka m'eden nazlı yarim
Hep dostlarım düşman olmuş
Kendine güvenir misin yarim

İşlik dışlık dar geldi Huriyem
Hastalandı yar geldi Huriyem
Senin şeker yediğin Huriyem
Başım bela geldi Huriyem

Vurun Vurun Vuralım
Vurun vurun vuralım
Tahtaları kıralım
Amcaların hep usta
Yeniden yaptıralım

Tencere içinde pekmez
Bu pekmez bize yetmez
Karaşar'ın kızları
Davulsuz delin gitmez.

Hoplama Oyunu

Çok hareketli bir oyundur. Genellikle kadınlar oynamasına karşın erkeklerde oynamaktadır.

Meşeli Dağlar Meşeli
Meşeli dağlar meşeli eşim aman aman
Kül oldum aşka da düşeli aman aman
Yar ilen mazmara gideli eşim aman aman

Olmalı yar güzel olmalı aman aman
Bir güzel dengini bulmalı aman aman

Hamamın üçtür kurnası eşim aman aman
Üçünde üç kız yunası aman aman
Üç kızın biri benim olası eşim aman aman

Olmalı yar güzel olmalı aman aman
Bir güzel dengini bulmalı aman aman

Hakması Oyunu

Mevcut oyunlar içinde en hareketli olanıdır. Çoğunlukla kadınlar oynar. Oyun 4 kişiliktir.

Hakması (düğün semah ) Türküsü
Eğriova'dan Çüküren'e göçerler
Boz bulanık sularından içerler
İyiyi kötüyü burada seçerler

Günden ayaktan indirdin beni
Dünyaya gelmediğe dönderdin beni

Bir yaşımda elim erdi dişime
Üç yaşımda giderim kendi başıma

Girince de on üç on dört yaşıma
Yirmisinde dere tepe yol olur
Otuzunda boz bulanık sel olur
Kırk yaşımda çevre yanım göl olur
Ellisinde yarı yaşı yitirdim
Altmışımda yolumu yolsuza düşürdüm
Sekseninde varacağım yazıldı
Doksanında gül rengim bozuldu
Yüz yaşımda kemiklerim süzüldü

TÜRKÜLER

Bizim Yayla

Bizim yaylanın otu datlı olur
Sütü, yağı,, gaymağı datlı olur
Kız gelinden gıymetli olur
Kızlar gelir yaylamıza.

Bizim yayla ne güzeldir
Dibinde güller döşeli
Eli top top menekşeli
Kızlar varır yaylamıza.

Bizim yaylamız neşeli
Pınarları süt mayalı
Tepesinde gül dayalı
Kızlar gelir yaylamıza.

Ak Koyun

Gel koyun başına püskül takayım
Kuzunun uğruna dağlar yakayım
Kuzunun yerine kuzu yakayım
Gel koyun meleme vazgeç kuzudan.

Meleyi meleyi çıktım yurda
Yüzümü gözümü sürdüm otlara
Ana mı dayanır böyle dertlere
Gel koyun meleme vazgeç kuzudan.

1 yorum:

zarnacabello dedi ki...

Harrah's Hotel and Casino - Mapyro
Hotel Description. Harrah's Hotel and Casino is a 34-story 세종특별자치 출장안마 building in Hanover, Ohio, U.S.A.. View 군포 출장마사지 detailed floor plans, 서귀포 출장안마 photos, amenities: expert 서산 출장안마 Hanover research, only at 평택 출장샵